
Kalbimle boğazım arasında bir yerde. Bir karnaval. Kıpır kıpır, rengarenk. Zihnime doğru yayılan renk ve heyecan.
Zihnimde bu karnavalı bastırmamı, şu an zamansız olduğunu söyleyip duran, elinde tarot kartları ile yaşlı bir kadın...
Ben, şu anki ağır mecburiyetimi gerçekleştirmeye çalışırken; ellerim, karnavaldan aldığı renklerle oynamak istiyor. Işıklar altında gezinmek, çekingen yağan yağmuru Ankara’da bırakıp Eskişehir’in sonbaharına gitmek, yorgun sokaklarında anlamsızca gezinmek...
Doldum. Yoruldum. Özledim... Ve bu hafta sonu her şeyi Ankara’da bırakıp gideceğim. Kalbimle boğazım arasında bir yerde dolanıp duran karnavalı kusacağım kağıtlara, tuvallere, doğaya, Eskişehir’e...
Ben, aklımda uçuşan onca renkle, saçma sapan resimler yapmaya çalışan yaramaz çocuklar gibi kovarken düşlerimden o yaşlı kadını; anladım...
Ben, şu anki ağır mecburiyetimi gerçekleştirmeye çalışırken; ellerim, karnavaldan aldığı renklerle oynamak istiyor. Işıklar altında gezinmek, çekingen yağan yağmuru Ankara’da bırakıp Eskişehir’in sonbaharına gitmek, yorgun sokaklarında anlamsızca gezinmek...
Doldum. Yoruldum. Özledim... Ve bu hafta sonu her şeyi Ankara’da bırakıp gideceğim. Kalbimle boğazım arasında bir yerde dolanıp duran karnavalı kusacağım kağıtlara, tuvallere, doğaya, Eskişehir’e...
Ben, aklımda uçuşan onca renkle, saçma sapan resimler yapmaya çalışan yaramaz çocuklar gibi kovarken düşlerimden o yaşlı kadını; anladım...
...Yaşadığım şehir kadar yorgunum artık...