Ah Eskişehir... Yine kar ile karşıladın beni. Beyaza bulandım gardan çıkar çıkmaz. Yüzümde bir tebessüm oluştu. Zihnimden bir aydınlık yayıldı bedenime. Ne kadar griye bulaştıysam
Ankara'da, orada, burada hepsi
aktı gitti saçlarımın ucundan. Öylece izledim güzelim kardan kaçışıp duran insanları. Oysa
bir durup izleseler onu, onunla senin uyumunu, eminim büyülenirler. Ama görmüyorlar. O gece görmedi oradaki kimse senin kar içindeki güzelliğini,
yorgunluğunu, renklerini. Neyse, bana ne işte. Ben gördüm onca heyecanı o gün ve
baştan başladım her şeye sanki.
Bir kez daha mı değiştim acaba o gece?.. Bilemiyorum. Takip edemiyorum artık kendimi. Değişimimi. Hayatımın akışını. Mutluluklarımı. Hüzünlerimi...v.s. O yüzden arada bir yazıyorum yakaladıkça aklımda
uçuşan kelimeleri. Nadiren yakalayabiliyorum belki ama okuduğumda nereden nereye geldiğimi, ne kadar değiştiğimi göstermeye yetiyor yazdığım
bir avuç cümle...
Dün hayatıma yeni bir dönem eklendi. İnşallah
ömrüm boyunca benimle olacak bir yaşam parçası. Benimle birlikte büyüyecek, gelişecek, çeşitlenecek, renklenecek bir dönem.
Bir yaşam parçası. Sonu olmayan bir müzik gibi. Baktıkça seni içine alan bir renk gibi. Kokladıkça koklamak istediğin bir koku gibi. Dedim ya, yeni bir yaşam parçam oldu. O parçamı en güzel ışığıyla muhafaza edeceğim. Koruyacağım. Besleyeceğim. En azından elimden geleni yapacağım. Belki bir gün bir yaşam parçam değil, "
ben" olacak onca şey. O ve ben. Her şey çok güzel olacak...
Ve Eskişehir... Canım Eskişehir. Bir gün
yine kar ile karşılayacaksın beni. Bu sefer gri olmayacak avuçlarımda. Buğu olmayacak gözlerimde.
Tanıyamayacaksın beni. "Ne kadar da mutlu görünüyorsun" diye fısıldayacaksın kulağıma. Bense sadece hafif bir tebessümle izleyeceğim senin kardaki güzelliğini ve teşekkür edeceğim belki de sana.
Ah Eskişehir... Sen olmasan ben, biz olur muyduk acaba? Aslında en büyük teşekkürüm sana olacak belki o gün.
Bir sana, bir aileme, bir ailesine, bir O'na. Hepiniz. İyiki varsınız...
İyiki varsın